Kayıtlar

Star Trek Maceram & Reginald Barclay

Resim
Yıldız Filosu'nun yetenekli mühendisi Reginald Barclay, sanal güverte bağımlılığından muzdariptir.  Yıldız Filosu'nun birden çok amaçla kullanılan sanal güvertesi, başlangıçta teorilerin canlandırılarak test edilmesi ve kesine yakın sonuçlara varılabilmesi için oluşturulmuştur. Zamanla filonun derin uzay araştırmalarında mürettebatın (en basit tabirle) çıldırmaması için, istenilen yer ve zamanı tecrübe ederek bir nevi kişisel terapi alanı olarak kullanımına da açılmıştır. Next Generation ekibiyle eş zamanlı olarak tanıştığımız sanal güverte / holodeck sonraki süreçte de sık sık karşımıza çıkar. Barclay karakteri ile ilk olarak Atılgan'da görev alırken tanışırız. Barclay, sosyal anksiyete sahibi, gergin bir adamdır. İnsan içinde konuşamaz, fikirlerini belirtirken kelimeleri birbirine girer, doğru düzgün cümle kurmayı unutur. Ürkek, özgüvensiz bir karakterdir. Fakat sanal güverteye girip de kendiyle, hayalleriyle baş başa kaldığında içinden bambaşka bir insan çıkar. Yeri gel
 Çok korktum. Hiçbir şey başaramamış olmaktan korktum. Hata yapıyor olmaktan korktum. İnsanların hakkımda düşündüklerinden korktum. Sevdiklerimin canının yanmasından korktum. Sevmediklerimde kalıcı hasarlar bırakmış olmaktan korktum. İnsanlardan korktum. Hayvanlardan, bitkilerden, canlı olan her şeyden korktum. Düşüncelerden korktum. Başarısızlıktan korktum. Asosyallikten korktum. Beceriksizlikten korktum. Yalnızlıktan korktum. Hayattaki her şeyden korktum. Hâlâ korkuyorum. 

Yetişkinlik nedir

Duşta başım döndü, gözlerim karardı, çıkıp tuvaletin üzerinde oturup geçmesini bekledim. Aklımdan saçımı yıkamamış olduğum, banyonun toplanmamış olduğu,  bornozumu dahi düzgün giymemiş olduğum geçiyordu. Ama birkaç saniye öncesinde de gerçekten hayatımın sonuna geldim sanmıştım. Kendi kendime sorumluluk mu arıyorum? Boşta kalmak, sadece kendi rahatımı düşünmek hataymış gibi mi hissediyorum? Yetişkin olmak böyle bir şey mi? 

Dali and Cocky Prince

Resim
29 temmuz 2022 gününü geride bırakalı iki saat altı dakika olmuşken, iki günlük bir kdrama patlamasını sıcağı sıcağına konuşmaya geldim. Dün diziyi izlemeye başladım, bu kez niyetim gerçekten yavaş yavaş, sindirerek izlemekti ama sabah olduğum aşının üzerine kendimi yorgun hissetmem, yataktan hiç çıkasımın olmaması, yine de uyuyamam üzerine kendimi diziyi sararken buldum. Evet, tabiki yine sardım. Zaten artık netflixteki çoğu diziyi 1,5 hızda izliyorum, hele ki Kore dizilerini. Sonuçta biz Türkler olarak dizi sektörüne adım atarken bu uzun bakışmaları, arkaya giren müzikler ve duygular yaşayan birtakım karakterlerin başrolünde olduğu klipleri çekmeyi komple Asya'dan aldık.  NeysSSSSe. Ülkenin sayılı zengin ailelerinden birinin kızı olan Kim Da Li, babasının vefatı üzerine yıllardır bir sanat galerisinde araştırma görevlisi olarak çalıştığı Hollanda'dan dönüp babasının yıllarını verdiği mirasının başına geçer, bir sanat galerisinin. Çok kısa süre önce Hollanda'da karşılaştığ

Lost in Austen

Resim
     Tüm hayatı boyunca Austen hayranı olan, kalbinde Elizabeth ve Darcy'nin aşkından başka hiçbir şeye yer olmayan Amanda, bir gün banyosunda Elizabeth Bennet'i bulur. Banyonun duvarı Bennet köşkünün çatı katına açılmaktadır, bir merak Gurur ve Önyargı dünyasına adım atar, ama kapının kapanmasıyla Elizabeth bizim dünyamızda, Amanda'ysa Elizabeth'in dünyasında kalır. Ne yaptıysa geri dönemeyen Amanda, kitabın henüz başında olduklarını fark edip bari olayların gelişmesine yardımcı olayım derken işleri eline yüzüne batırır.       Konuyu okuduğumda çok ilgi çekici gelmişti. Bu tarz 'kendini kurgunun içinde bulma' işlerinde başlangıç hep biraz savsak olduğundan Lost in Austen'de de bu sıkıntı yaşanıyor, ve başlarını hadi hadi çabuk geçelim diye beynimi kapayarak izledim. Ama çoğu zaman çalışmadığı için dert yandığım beynim bazı anlarda ne kadar istersem isteyeyim kapanmıyor.       Çok çabuk kişisel görüşlerime geçeceğim; kesinlikle çok eğlenceli ve keyifle izlen

My Liberation Notes

Resim
 Bir gün gözlerimi açıyorum ve aklımda sadece Derry Girls var, sonraki sabah My Liberation Notes dilimde. Sıraladığım onlarca okunacak kitap, güya yapılacak çizimler, yıllardır boş kalmış portfolyom için oluşturulacak konseptler.. Aklımdaysa devamlı yazmak var, bommboş yazı yazmak istiyorum, günlük de değil, yorum, herhangi bir şey hakkında alakasız yorumlar.  Kafamı boşaltmaya çalıştığım, aylardır gördüğüm terapimi bırakışımı sindirmeye çabaladığım şu son birkaç günde, yüzümde naif bir tebessüm bırakan bir diziden bahsetmeye geldim bugün. Kafam aslında yıllardır yoğun bir bulamaç halindeydi, yavaş yavaş temizlediğimi hissediyorum yine de bu ara. Bu bahsettiğim; yıllar süren bulamaç sürecinde psikolojik yapımları izlememeye çalışıyordum. Yabancıların 'healing drama' dedikleri, belki de iyileştirici, veya terapi dizileri olarak Türkçe'leştirilebilecek (!) olan diziler de bana hep psikolojik olarak ağır gelmiştir. Ki dediğim gibi bayadır da izlemiyordum. Normal bir insan olma

Birtakım Talihsizlikler Işığında 22:45 Düşünceleri

     Kimseye söyleyemediğim şeyler var. Tam her şey iyiye gidiyor derken karışan olaylar var. Ben bunun altından kalkarım dememe rağmen kalkamadığım durumlar var. Kendime hep güçlü biri olduğumu söylerken, aslında olmadığımı anlıyorum böyle anlarda. Ben güçlü falan değilim, güçlü taklidi yapıyorum sadece. Başımda ağrılarla, dilimin ucunda söyleyemediğim sözlerle ve edemediğim kavgalarla ben, bu hayata kimilerinin hayatındaki boşlukları doldurmaya gelmişim, kendim yaşamaya değil.     Yine de kendimi itip duruyorum, yaşayacağım ya, gelmişim, yaşayacağım işte. Kimseye değil, kendime inat yaşayacağım.